Bu gece Volkswagen “Vosvos” tarihinin yeniden yazıldığına tanıklık ettim: Bir Kaplumbağa, bir açık artırmada şimdiye kadar kaydedilen en yüksek fiyata, tam 300.000 dolara (bugünkü kurla yaklaşık 10 Milyon TL) satıldı! Bu rakam, bir önceki rekor olan 212.500 doları önemli bir farkla geride bırakırken, müzayede salonundaki kalabalık, o gece satılan diğer tüm egzotik süper otomobillerden daha fazla bir coşkuyla her fiyat artışını alkışlıyordu.
Ancak bu rekor, klasik Vosvos fiyatlarının fırlayacağı anlamına gelmiyor. Çünkü bu, herhangi bir Vosvos değildi. Bu, çocukluğumdan beri bildiğim, adeta bir ünlü olan, çok özel ve eşsiz bir Kaplumbağa’ydı.
Bir Çılgının Hayali: Limuzin Kaplumbağa’nın Doğuşu
Karşınızda duran bu otomobil, dünyanın ilk streç limuzin Volkswagen Beetle’ı. Hikayesi, 1969 yılında, o dönemin Batı Amerika Porsche/Volkswagen distribütörü olan John von Neumann’ın aklına gelen çılgın bir fikirle başlıyor. Von Neumann, standart bir 1969 model Vosvos’u ve 34.499,95 Dolar gibi o dönem için akıl almaz bir parayı (o yıllarda bir Lamborghini Miura’nın yaklaşık 20.000 dolara satıldığını unutmayın!) alıp, Kaliforniya’daki ünlü karoser ustası Troutman-Barnes’ın kapısını çalıyor.
İsteği basittir: Bu Kaplumbağa’yı B sütununun arkasından 101 cm (40 inç) uzatıp, lüks bir streç limuzine dönüştürmek. İlginç bir tesadüf olarak, o günün 35.000 doları, bugünün parasıyla yaklaşık 308.000 dolara denk geliyor. Yani bu eşsiz Vosvos, değerini yarım asırdır korumuş!
Reklam Yıldızından Koleksiyon Parçasına
Von Neumann’ın bu limuzini neden yaptırdığı tam olarak bilinmese de, muhtemelen bayisine dikkat çekmek ve harika bir tanıtım yapmak istiyordu. Ve bunda kesinlikle başarılı oldu. Araç, Los Angeles Uluslararası Otomobil Fuarı’nda sergilendi, bizzat Volkswagen’in dikkatini çekti ve sonunda o meşhur Volkswagen reklamında bir yıldıza dönüştü.
Bu “ünlü” geçmişi sayesinde, araç von Neumann’dan sonra Volkswagen of America’ya geçti ve 1977’ye kadar tanıtımlarda kullanıldı. Daha sonra birkaç önemli koleksiyonerin garajına girdikten sonra, bu geceki rekor satışıyla yeniden tarih yazdı. Bu rekoru daha da anlamlı kılan şey ise, bir önceki iki rekorun Disney’in “The Love Bug” filmlerindeki “Herbie” karakterine ait olmasıydı. Bu limuzin, arkasında hiçbir film desteği olmadan, tamamen kendi eşsiz hikayesiyle bu rekoru kırmayı başardı.
Sadece Uzun Değil, Son Derece Kaliteli
Bu limuzini özel kılan şey sadece uzunluğu değil, aynı zamanda inanılmaz üretim kalitesi. Belli ki von Neumann, ustalara adeta boş bir çek vermiş. Özel olarak üretilen geniş arka kapılar, orijinal VW parçaları kullanılarak yapılmış ve her bir detayı sanki Wolfsburg’daki fabrikadan yeni çıkmış gibi hissettiriyor. Çoğu limuzinin aksine, dönemin Vosvos’ları gibi bu araçta da klima bulunmuyor.
Artan yaklaşık 180 kg’lık ağırlığı ve taşıyabileceği altı yolcuyu hareket ettirebilmek için, motor da bir dizi geliştirmeden geçmiş. Standart 1500cc’lik motor, 1600cc’ye yükseltilmiş ve üzerine iki adet devasa Weber karbüratör eklenmiş. Bu dev karbüratörler, aracın yarı otomatik şanzımanının bazı parçalarının yerinin değiştirilmesi gibi ilginç mühendislik çözümlerini de beraberinde getirmiş.
İçeride Bir Lüks Vahası
Aracın içi, standart bir Vosvos’tan fersah fersah ötede. Şoför bölümü kaliteli vinil ve dolgulu koltuklara sahipken, arka bölüm gerçek bir limuzin konforu sunuyor. Geniş ve son derece pelüş arka koltuğun yanı sıra, bir mini bar ve ses sisteminin iki yanına yerleştirilmiş iki adet ek katlanır koltuk bulunuyor. Her şey o kadar yeni ve el değmemiş hissettiriyor ki, kapıyı kapatmak için biraz güç uygulamanız gerekiyor; çünkü tıpkı sıfır bir Vosvos gibi, araç neredeyse hava sızdırmaz durumda.
Müzayede boyunca onca süper otomobil ve egzotik makine satılırken, insanların bu tuhaf küçük limuzin Vosvos‘a verdiği tepkiyi görmek inanılmazdı. Fiyatın artmaya başladığı ve rekorun yaklaştığı anlaşıldığında, salondaki herkes bu mütevazı küçük arabanın lüksün bir karikatürüne dönüşmüş bu garip ama dürüst halinin değerinin artmasını alkışlarla ve tezahüratlarla destekledi. Bu, sadece bir otomobilin satışı değil, bir ikonun hak ettiği değeri bulduğu tarihi bir andı. Ve bu ana tanıklık ettiğim için kendimi inanılmaz şanslı hissediyorum.