Bazı aktörlerin dört tekerleği, bir motoru ve unutulmaz bir korna sesi vardır. Rol aldıkları filmlerle o kadar bütünleşir, o kadar ikonik hale gelirler ki, yıllar sonra bile o filmi andığımızda aklımıza ilk gelen, başrol oyuncusunun yüzü değil, o otomobilin farları veya kaportasının rengi olur. Onlar, sadece birer dekor veya ulaşım aracı değil; hikayenin bir parçası, karakterlerin bir yansıması, bazen de filmin ta kendisidir.
Bu yazıda, zamanda ve coğrafyada keyifli bir yolculuğa çıkacağız. Yeşilçam‘ın Anadolu yollarında toz kaldıran mütevazı emektarlarından, Hollywood’un caddelerinde fırtınalar estiren teknoloji harikalarına uzanacağız. Amacımız, sinema perdesinde iz bırakmış bu unutulmaz dört tekerlekli yıldızları bir kez daha anmak ve onlara hak ettikleri saygı duruşunda bulunmak.
Bizden Biri: Yeşilçam’ın Hafızalara Kazınan Otomobilleri
Yeşilçam sinemasında otomobiller, genellikle birer karakter gibiydi. Bazen zenginliğin ve ağalığın sembolü, bazen fakir ama gururlu kahramanın en yakın yoldaşı, bazen de bir aşkın veya bir dramın sessiz tanığı oldular.
“Kibar Feyzo” (1978) – Mercedes-Benz 280 S (W116): “Ağanın Malı…”
Maho Ağa’nın (Şener Şen) feodal gücünü ve köylü üzerindeki otoritesini temsil eden o ikonik lacivert Mercedes, filmin en önemli karakterlerinden biridir. Feyzo’nun (Kemal Sunal) şehirden dönüp de arabaya her hayranlıkla baktığı an, aradaki kapanmaz sınıf farkının altını çizer. “Ağanın boku üstüne bok olmaz” repliğiyle birleşen bu otomobil, Yeşilçam’ın en unutulmaz statü sembollerinden biri olarak hafızalara kazınmıştır.

“Çiçek Abbas” (1982) – 1974 Kırmızı Ford Transit Minibüs: “I Love You, Mehtap”
Bu filmde minibüs, bir araçtan çok daha fazlasıdır; filmin ana karakteridir. Şakir (Şener Şen) ve Çiçek Abbas’ın (İlyas Salman) arasındaki rekabetin, dostluğun ve aşkın merkezinde hep o meşhur “I Love You, Mehtap” çıkartmalı kırmızı Ford Transit durur. O, çalışan, emekçi sınıfın hayallerinin, kavgalarının ve dayanışmasının tekerlekli bir sembolüdür.

“Eşkıya” (1996) – 1970 Chevrolet Impala Four-Door Hardtop: “Baran’ın Arabası”
Baran’ın (Şener Şen) yıllar sonra hapisten çıkıp İstanbul’un karmaşasına düştüğünde ona yoldaşlık eden o güzelim beyaz Impala… Baran’ın kaybolan geçmişiyle, özgürlükle ve şehirdeki derin yalnızlığıyla kurduğu bağın bir simgesidir. Filmin sonunda, otomobilin trajik akıbeti, Baran’ın hikayesindeki kırılma anlarından birini oluşturur.

“Selvi Boylum Al Yazmalım” (1977) – Kırmızı Kamyon: “Sevgi Neydi? Sevgi Emekti”
Belki de Türk sinemasının en ünlü aracı… Asya (Türkan Şoray) ve İlyas’ın (Kadir İnanır) fırtınalı aşkının, ayrılığının, umutlarının ve hayat mücadelesinin geçtiği o kırmızı kamyon. O, sadece bir ulaşım aracı değil, onların evi, yuvası ve tüm hikayelerinin geçtiği bir mekandır. Filmin sonunda Asya’nın “Sevgi neydi? Sevgi emekti” diyerek Cemşit’i ve durağanlığı seçmesiyle, o kırmızı kamyon da İlyas ile birlikte uzaklaşan tutkulu bir aşkın sembolü olarak kalır.

Okyanusun Ötesi: Hollywood’un İkonik Dört Tekerlekli Yıldızları
Hollywood’da ise otomobiller genellikle daha fantastik ve aksiyon dolu roller üstlenir. Bazen birer zaman makinesi, bazen birer casusluk üssü, bazen de sinema tarihinin en efsanevi kovalamaca sahnelerinin başrolü olurlar.
“Bullitt” (1968) – 1968 Ford Mustang GT 390 Fastback: Kovalamaca Sahnelerinin Atası
Steve McQueen’in canlandırdığı dedektif Frank Bullitt’in kullandığı o koyu yeşil Mustang, sinema tarihini sonsuza dek değiştirmiştir. San Francisco’nun inişli çıkışlı sokaklarında geçen, içinde hiç müzik olmayan, sadece saf motor, lastik ve egzoz seslerinin olduğu o efsanevi 10 dakikalık kovalamaca sahnesi, kendisinden sonra gelen tüm aksiyon filmleri için bir ders niteliğindedir.

“Geleceğe Dönüş” (1985) – 1981 DeLorean DMC-12: Zaman Makinesi
“Flux kapasitörü”, yukarı doğru açılan “martı kanat” kapıları ve saatte 88 mile ulaştığında arkasında ateşten izler bırakarak zamanda yolculuk yapması… Ticari olarak büyük bir fiyasko olan DeLorean DMC-12, Dr. Emmett Brown’ın dehasıyla bir zaman makinesine dönüşerek tüm zamanların en ünlü pop kültür ikonlarından biri haline geldi. O, sadece filmde kullanılan bir araç değil, filmin kendisiydi.

James Bond Serisi – 1964 Aston Martin DB5: Gerçek Ajan Otomobili
Dünyanın en ünlü film otomobili sorusunun belki de tek bir doğru cevabı vardır: James Bond’un gümüş renkli Aston Martin DB5’i. “Goldfinger” filmiyle hayatımıza giren; fırlatma koltuğu, makineli tüfekleri, lastik kesen jantları ve daha nicesiyle “ajan otomobili” kavramını tek başına yaratan bu makine, Ajan 007’nin karakteriyle tamamen özdeşleşmiştir.

“Hayalet Avcıları” (1984) – 1959 Cadillac Miller-Meteor (Ecto-1): “Kimi Arayacaksın?”
Bir cenaze arabası/ambulans şasisinden dönüştürülen, üzerindeki acayip ekipmanları, unutulmaz logosu ve o meşhur sireniyle sinema tarihinin en özgün ve en sevilen araçlarından biri: Ecto-1. Onu gördüğünüz an, aklınıza tek bir melodi gelir: “Who you gonna call? Ghostbusters!”

“Hızlı ve Öfkeli” (2001) – 1994 Toyota Supra MK IV: Bir Neslin Hayali
Brian O’Conner’ın (Paul Walker) hurdalıktan alıp baştan yarattığı ve filmin sonunda Dom’un Dodge Charger’ı ile yaptığı o efsanevi yarışla hafızalara kazınan turuncu Supra… Bu otomobil, bir nesli JDM kültürü ve modifiye dünyasıyla tanıştıran bir fenomendir. Bugün bile birçok otomobil tutkunu için Supra, “Hızlı ve Öfkeli” demektir.

Bu otomobiller, metal, cam ve lastikten çok daha fazlasıdır. Onlar, çekildikleri dönemin ruhunu yansıtan birer zaman kapsülü, karakterlerin birer uzantısı ve hepimizin hayatına dokunmuş kültürel birer semboldür. Perdede göründükleri o birkaç dakika veya saat, onları sonsuza dek ölümsüz kılmıştır.
Peki sizin için unutulmaz olan, bu listeye eklemek istediğiniz başka bir film otomobili var mı? Yorumlarda bizimle paylaşın!