Motor sporları, özellikle de motosiklet yarışları dünyası, yıllar boyunca İspanyol, İtalyan, İngiliz pilotların egemenliğinde olmuş bir arenadır. Bu devlerin arasında bir Türk sporcunun dünya şampiyonluğu kürsüsüne çıkması, bir zamanlar ulaşılması zor, uzak bir hayal gibi görünürdü. Ta ki o hayali gerçeğe dönüştüren, kendisinden sonraki nesiller için kapıyı kırmakla kalmayıp bir otoban açan ve bir ulusa büyük bir gurur yaşatan o inatçı, o azimli adam sahneye çıkana kadar: Kenan Sofuoğlu.
5 kez kazandığı Supersport Dünya Şampiyonluğu ile bu klasmanın rekorunu elinde bulunduran Kenan, sadece bir rekortmen değildir. Onun hikayesi, madalyonun parlak yüzünün ardında yatan büyük fedakarlıkların, aile trajedilerinin, imkansızlıklara karşı verilen mücadelenin ve kırılmaz bir iradenin zaferinin öyküsüdür. Gelin, Sakarya’daki mütevazı bir tamirhanede başlayıp dünya pistlerinin zirvesine uzanan bu ilham verici yolculuğa birlikte tanıklık edelim.
Akyazı’dan Dünya Pistlerine: Bir Tutkunun Doğuşu
Her büyük efsane gibi, Kenan’ın hikayesi de mütevazı bir başlangıca sahip. Onun için her şey, ailesinin motor sporlarına olan tutkusuyla şekillendi.
Lastik Tamircisindeki Hayaller: Sofuoğlu Ailesi ve Motor Tutkusu
Kenan Sofuoğlu, Sakarya’nın Akyazı ilçesinde, bir motor tamircisi olan baba İrfan Sofuoğlu’nun en küçük oğlu olarak dünyaya geldi. Onun ilk okulu babasının tamir dükkanı, ilk oyuncakları ise motosiklet parçalarıydı. Yarış tutkusunu, kendisi gibi yetenekli yarışçılar olan ağabeyleri Bahattin ve Sinan’dan aldı. Sofuoğlu ailesi için motosiklet bir işten çok daha fazlası, bir yaşam biçimiydi. Kenan, bu tutkunun içinde büyüdü ve çok erken yaşlarda yeteneğiyle parlamaya başladı.
Türkiye Pistlerindeki İlk Zaferler ve İlk Büyük Kırılma
Türkiye’de katıldığı drag ve pist yarışlarında kısa sürede adını duyuran Kenan, potansiyelini herkese göstermişti. Ancak hayat, ona en acı derslerinden birini çok erken yaşta verecekti. 2002 yılında, en büyük idolü, akıl hocası ve kendisini her zaman destekleyen ağabeyi Bahattin Sofuoğlu’nu bir trafik kazasında kaybetti. Bu trajedi, 19 yaşındaki Kenan’ın omuzlarına sadece kendi şampiyonluk hayalini değil, aynı zamanda ağabeyinin yarım kalan mirasını tamamlama sorumluluğunu da yüklemişti. Artık her yarışa sadece kendisi için değil, ağabeyi için de çıkacaktı.
Avrupa Macerası: Parasızlık, Yalnızlık ve Sarsılmaz Bir İnat
Türkiye pistleri ona dar gelmeye başlamıştı. Gerçek bir şampiyon olmak için motor sporlarının kalbi olan Avrupa’ya gitmesi gerektiğini biliyordu. Ancak bu yolculuk, güllerle bezeli olmayacaktı.
Almanya Günleri ve “Çorba Parasına” Yarışmak
Kenan Sofuoğlu’nun mücadelesinin sembolü haline gelen o meşhur hikaye, onun sarsılmaz inadının en büyük kanıtıdır. Çok kısıtlı maddi imkanlarla, neredeyse tek kelime Almanca bilmeden Almanya’ya gitti. Orada bir karavanda yaşadı, en zorlu koşullarda ayakta kalmaya çalıştı. Ancak pes etmedi. Almanya’daki Türk toplumunun ve birkaç sponsorun desteğiyle, deyim yerindeyse “çorba parasına” yarışlara katılarak yeteneğini Avrupa pistlerinde de göstermeyi başardı. Bu zorlu yıllar, onu sadece daha iyi bir pilot değil, aynı zamanda daha güçlü bir karakter yaptı.
Supersport Arenasına Giriş ve Tarih Yazan İlk Şampiyonluk
Avrupa’daki yerel serilerde gösterdiği başarı, ona dünya sahnesinin kapılarını açtı. FIM Supersport Dünya Şampiyonası’na (WSSP) adım atan Kenan, Hollandalı Ten Kate Honda takımıyla anlaştı. Kısa süren bir adaptasyon döneminin ardından, 2007 yılında sergilediği dominant performansla ilk Dünya Şampiyonluğu’na ulaştı. O artık, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin pistlerdeki ilk motosiklet dünya şampiyonuydu. Bu, sadece kişisel bir zafer değil, bir ülke için tarihi bir başarıydı.
Zirvedeki Trajediler ve Küllerinden Yeniden Doğuş
Zirveye ulaşmak, Kenan Sofuoğlu için zorlukların sonu olmadı. Hayat, ona en acı darbelerini tam da en başarılı olduğu dönemlerde indirmeye devam etti.
Bir Kardeş Acısı Daha ve Moto2 Deneyimi
2008 yılında, henüz ilk şampiyonluğunun sevincini yaşarken, diğer yarışçı ağabeyi Sinan Sofuoğlu’nu bir antrenman sırasında pistte geçirdiği bir kaza sonucu kaybetti. Ailesinin ikinci yarışçı ferdini de toprağa veren Kenan için bu, dayanılması güç bir acıydı. Bu dönemde MotoGP’nin bir alt sınıfı olan Moto2’ye geçerek kariyerinde yeni bir sayfa açmayı denedi. Ancak orada istediği başarıyı yakalayamayınca, stratejik bir kararla kendi krallığı olan ve ruhunun ait olduğu Supersport’a geri döndü.
Şampiyonluklar ve Kayıplar: Kırılmaz Bir İrade
Supersport’a geri dönüşü muhteşem oldu. 2010 ve 2012 yıllarında iki şampiyonluk daha kazanarak adını efsaneler arasına yazdırdı. Ancak hayatın ona hazırladığı en zor sınav henüz bitmemişti. 2015 yılında, henüz birkaç aylık olan oğlu Hamza’yı beyin kanaması sonucu kaybetti. Bir insanın yaşayabileceği en büyük acılardan birini yaşayan Kenan, yine pes etmedi. O sezonu, adeta insanüstü bir mental güçle, yine Dünya Şampiyonu olarak tamamladı. Bu şampiyonluk, onun en anlamlı zaferiydi. 2016’da bir şampiyonluk daha kazanarak toplamda 5 kez zirveye çıktı ve Supersport tarihinin en başarılı ve en çok kazanan pilotu olarak rekoru eline geçirdi.
Pistlerden Mentörlüğe: Yeni Efsaneler Yetiştirmek
Yarış kariyerini sonlandırdıktan sonra Kenan Sofuoğlu, kaskını çıkardı ama misyonunu asla bırakmadı. Artık o, kendi geçtiği zorlu yollardan başkalarının daha kolay geçebilmesi için çalışan bir akıl hocası, bir mentör.
Toprak Razgatlıoğlu: Bir Usta-Çırak Hikayesi
Onun en büyük projesi ve yaşayan mirası, hiç şüphesiz Toprak Razgatlıoğlu’dur. Toprak’ın yeteneğini çok genç yaşta keşfeden Kenan, ona sadece nasıl daha hızlı gidileceğini değil, aynı zamanda nasıl bir profesyonel sporcu olunacağını, medya ile ilişkileri, sponsorluk görüşmelerini, kısacası her şeyi öğretti. Ona bir ağabey, bir baba gibi kol kanat gerdi ve onu 2021 yılında Dünya Superbike (WSBK) Şampiyonu yaparak, kendisinden sonraki en büyük başarıyı ülkesine kazandırdı.
Yeni Nesil: Can Öncü, Deniz Öncü, Bahattin Sofuoğlu…
Kenan’ın misyonu Toprak ile sınırlı değil. Can ve Deniz Öncü kardeşler, adını taşıyan yeğeni Bahattin Sofuoğlu gibi birçok genç yeteneği de himayesine alarak, onları dünya pistlerine hazırlıyor. O, artık Türk motor sporları için bir “ekol” ve bir “fabrika” haline gelmiş durumda.
Son Söz
Kenan Sofuoğlu‘nun hikayesi, sadece kazanılan 5 şampiyonluktan ibaret bir öykü değildir. Bu, Sakarya’daki bir tamirhaneden çıkıp, imkansız denileni başaran, yaşadığı her trajediyle daha da güçlenen ve kendisinden sonraki nesillere bir kapı değil, adeta bir otoban açan bir kahramanın hikayesidir. Onun mirası, garajında duran kupalardan çok daha büyük ve anlamlıdır: O, bir millete “biz de yapabiliriz” dedirten adamdır.